5 Şubat 2009 Perşembe

EKONOMİK KRİZE REÇETE (Ahmet Coşkun)

Ekonomik krizin ülkemizi teğet geçmediğini artık biliyoruz. Belki medya hükümeti yıpratmak için ekonomik haberleri biraz abartarak veriyor. Ama yinede görüyoruz ki işler pek yolunda gitmiyor. İşçi çıkarmalar, üretim oranlarındaki düşüş, ihracatın hızlı bir şekilde düşmesi olumsuz göstergelerin yalnızca birkaçı.

Önünüze gelen herkes hükümeti veya ekonomi yönetimini eleştiriyor. Millet olarak bizim en büyük sorunlarımızdan birisidir. Kendi yaptığımız işi daha iyi nasıl yapabiliriz diye bakmayız ama hep başkaların işlerini iyi yapmadığını söyler, herkesi yerli yersiz eleştiririz.

Eleştirmek yalnızca bir şartla mazur görülebilir ki o da çözüm önerisi sunmaktır. Başbakanlıkta çalışan kıymetli bir uzman olan arkadaşım Ahmet Coşkun ekonomik krizde neler yapılabilir diye düşünmüş taşınmış ve çözüm önerilerini ortaya koymuş. Her ne kadar bazı önerilerine kendim sıcak bakmasam da mevcut durumdaki gibi hiç bir şey yapmadan geçiştirmeye çalışmaktansa bu önerileri dikkate almaya değer. Avrupa Yakasındaki Dilber halanın tabiriyle "önerilerini ortaya koymuş, isteyen alır geder istemeyen almadan geder".

______________________o___________
53 MİLYAR LİRALIK PARASAL GENİŞLEME, VERGİ İNDİRİMİ
VE KAMU HARCAMASI PAKETİ

Gelişmiş ülke ekonomilerinde başlayıp tüm dünyaya yayılan küresel finansal kriz dolayısıyla bütün ülkeler paketler hazırlayıp etkilerini minimize etmeye çalışırken bizim büyük bir aymazlık ve anlamsız bir iyimserlik içersinde vaktimizi israf etmemiz kabul edilemez. Ne var ki siyasal karar alıcıları yönlendirenler, hükümeti pasif ve olan biteni seyreden bir pozisyona sürükledikleri gibi, son beş yılda yaşanan önemli başarıların sadece olumlu dış konjonktür sayesinde gerçekleştiği eleştirilerine de haklılık kazandırmışlardır. Ekonomik yapı eskisiyle kıyaslanmayacak ölçüde sağlam durumdadır, ancak en basitinden bizim elimizde olmayan nedenlerden kaynaklanan ihracat daralması ve azalan likiditenin eninde sonunda ekonomiyi küçülteceğini öngörmek zor olmasa gerektir.
Derinleşmesi muhtemel krizin siyasal sorumluluğundan bir nebze kurtulabilmesi ve “bu krizin bizim krizimiz olmadığı”nı seçmene kabul ettirebilmesi için hükümetin daha proaktiv önlemler alıp bunun sunuşunu iyi yapması gerekiyor.

SORUN NE?

Uluslararası boyutta mortgage krizi ile başlayan ve finansal piyasalarda mortgage’a dayalı menkul kıymetlerin değerinin düşmesi ve kimi bankaların batmasıyla derinleşen ve sonuç itibarıyla gelişmiş ülkelerden başlamak üzere işsizliğin artması ve talep daralması şeklinde sonuç doğuran küresel ekonomik kriz, daralan finansman kaynakları ve dış talep nedeniyle ülkemize de bulaşmış durumdadır.

Ülkemiz ekonomisinin küresel ekonomik krizden olumsuz etkilenmiş olması değişik göstergelere de yansıdığı görülmektedir. Örneğin Kasım ayında sanayi üretimi geçen yıla göre %13,9’luk bir düşüş yaşamış, endeksin en önemli bileşeni olan imalat sanayi üretimindeki gerileme ise %15,5’e ulaşmıştır.

2007 yılı Aralık ayında %81,1 olan üretim değeri ağırlıklı kapasite kullanım oranı, 2008 yılı Aralık ayında %64,7 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Tüketici Güven Endeksinin de bir yıl içersinde 93,89 puandan 69,90 puana gerilediği görülmektedir.

Son yıllarda kamu kesiminin borçları nisbi anlamda azalmışken özel sektör dış borçlarında bir sıçrama gözükmektedir. Şöyle ki özel kesimin 2008’in üçüncü çeyreği itibariyle kısa vadeli dış borcu 51,2, uzun vadeli dış borcu ise 145 milyar düzeyindedir. Küresel talebin daralmasıyla beraber özel sektörün faaliyetlerini devam ettirmesi zorlaşmıştır.
Tüm bu göstergelerin belki de sonucu olarak 2008 Ekim istihdam verilerine göre işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 1,2 puan artışla yüzde 9,7'den yüzde 10,9'a çıkmıştır. Yukarıdaki Kasım ve Aralık aylarına ait öncü göstergelere bakıldığında bu oranın şu an için arttığını söylemek kehanet olmasa gerektir.

Ülkemiz ekonomisindeki sorun özetlemek gerekirse;
Azalan talep dolayısıyla girişimci ekonomik faaliyeti durdurarak veya yavaşlatarak işçi çıkarmak zorunda kalmakta, bankalara ve devlete olan borçlarını ödeme güçlüğüne düşmekte, belirsizlik ortamında yatırımları ve büyük harcamaları ertelemekte,
Küresel finans imkânlarının daralması nedeniyle bankalar sendikasyon kredilerini çevirmekte zorlanmakta, reel sektöre kredi musluklarını kapatmakta ve ekonomik küçülme ve işsizlik sebebiyle batık krediler artmaktadır.

PEKİ NE YAPMALI?

Mevcut ekonomik daralma sürecini en az hasarla atlatıp küçülmeyi sınırlı tutmak ve bunun için para ve maliye politikası paketi şekillendirmek acil bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Diğer ülkelerin ekonomi yönetimleri radikal sayılabilecek adımlar atarken olumsuz durumun düzelmesini piyasanın kendi mekanizmalarına bırakmanın toplumsal ve siyasal sonuçları olabileceği gibi sınırlı sayıda önlemle derinleşmesi önlenebilecek bir krizin daha da yayılmasına neden olunabilecektir.
Ekonomi yönetiminin
Piyasadaki parayı bollaştırması,
Girişimcinin rekabet edebilirliğini arttırıcı vergi indirimlerine gitmesi,
Talep yaratıcı ve pozitif dışsallığı olan harcamalarda bulunması gerekmektedir.

Ekonomi yönetiminin aşağıdaki önlemleri paket halinde hayata geçirmesi halinde kriz daha kolay ve erken bir biçimde atlatılacak ve ekonomi tekrar büyüme trendine geri dönecektir:

1. IMF ile bir an önce anlaşılmalı ve piyasada beklendiği üzere 20 milyar dolar kredi sağlanmalıdır.
2. Merkez Bankası 30 milyar lira tutarında devlet iç borçlanma senedi (DİBS) satın almalı ve parasal genişleme sağlamalı; ayrıca faiz indirimlerine devam etmelidir.
3. Merkez Bankası hesaplarında gözüken işçi dövizleri mevduat sahiplerinin onayı alınmak suretiyle Ziraat Bankası ve Halk Bankasına aktarılmalıdır.
4. Yılık 8000 liralık ücrete vergi istisnası tanınması yoluyla işveren üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi sağlanmalıdır. Bu, özel kesimde brüt ücretlerin düşmesini netice verirken, kamu sektöründe 100 liralık net maaş artışını beraberinde getirecektir.
5. Talep esnekliği ve pozitif dışsallığı düşük olan sigara, alkol, gazlı içecek, şans oyunu, mobil iletişim gibi alanlarda vergiler artırılmalı, buna karşılık süt, ayran, yoğurt, tereyağı ve zeytinyağındaki vergiler %1 oranına çekilmelidir.
6. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün proje stoku içersinde yer alan sulama ve hidroelektrik santralı (HES) projelerine ve Büyükşehirlerdeki metro inşaatlarına kaynak aktarılmalı ve projeler tamamlanmalıdır.
7. Arz fazlası ürünleri satın almak üzere Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) kaynak aktarılmalıdır.
8.Daha önce sınırlı zaman ve kapsamda uygulanan Süt Projesi ülke genelinde özel-kamu ayrımı yapılmaksızın bütün kreş, bakımevi, anaokulu ve ilköğretim okulları ile yetiştirme yurdu, hastane, hapishane ve kışlalarda yeniden başlatılmalıdır.

SONUÇ
Sıralanan politika demetinin ilk yıl mali bilânçosunu yazacak olursak;
Harcama/Kaynak Miktar (TL)
Vergi indirimi (25 milyar)
[1]
DSİ ve metro projelerine kaynak (5 milyar)
TMO’ya kaynak (2 milyar)
Süt Projesi (1 milyar)
Toplam Harcama ve Vergi İndirimi (33 milyar)

Düşen faizden kaynaklanan tasarruf 10 milyar
Piyasaya bırakılan paranın tüketim vb. vergisi 5 milyar
Vergi artışı 5 milyar
IMF Kredisiz İlk Yıl TOPLAM (13 milyar)

Görüldüğü gibi paket kendi içersinde 13 milyar liralık açık vermektedir. İlk yıl oluşması beklenen bu açık toplam 32 milyar liralık[2] IMF kaynağından karşılanmalı, ikinci yıl 11 milyar ve üçüncü yıl 8 milyar lira muhtemel açıkların finansmanında kullanılmalıdır. Zaman ilerledikçe paketin olumlu ekonomik etkileri görülecek ve bu gelişme kamu gelirlerine yansıyacaktır.
25 milyar lirası vergi indirimi ve 8 milyar lirası da kamu harcaması olmak üzere toplam 33 milyar liralık genişleyici maliye politikası ile Merkez Bankasınca satın alınacak tahvil tutarı olan 30 milyar liralık genişleyici para politikası bileşenlerinden oluşan öneri paketinin vakit kaybetmeksizin hayata geçirilmesi ve kendi içindeki tutarlılığın korunması gerekmektedir.
IMF yönetiminin ikna edilmesinde karşılaşılabilecek güçlükler ve kimi önerilerin uygulanmasına karşılaşılabilecek idari kapasite yetersizlikleri bu paketin temel riskleri durumundadır.
Her kamu politikası uygulamasında olduğu gibi ölçme, değerlendirme ve sonuçların izlenmesi bu politika demeti için de söz konusudur. Başbakan tarafından açıklanması ve siyasal olarak güçlü bir kişiliğin paketin koordinasyonunu yürütmesi başarıyı arttırıcı etmenler olacaktır.

[1] Parantez içi rakamlar maliyeti göstermektedir.
[2] 1 Dolar=1,6 TL varsayılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz icin tesekkur ederim, yine beklerim...